top of page

ARINMA GECESİ: SONSUZA DEK



Yönetmen: Everardo Gout.

Senarist: James DeMonaco

IMDb: 5.4/10


6 filmden oluşan serinin sonuncusu. Genel olarak serinin konusuna bakacak olursak; Amerika’da yılda bir, gece vakti 12 saat boyunca tüm suçlar serbest bırakılıyor. Ambulans, itfaiye, polis gibi toplumun güvenliğini sağlayan kuruluşların hepsi gece boyunca kapalı. Bunu fırsat bilen herkes içindeki şeytanı salıyor dışarıya. Öyle ki bunu bir ritüel haline getirmişler.


Her ne kadar tüm suçlar serbest olsa da filmler genellikle cinayeti ele alıyor. Serinin hiçbir filmi banka soygununu anlatmıyor mesela. Hep bir kahraman yahut kahraman grubu var ve kurtulmaya çalışıyor. Böyle bir gecede toplumun çoğu evlerine saklanıyor ve tabii ki kapitalist sistem burada da karşımıza çıkıyor. Zengin insanlar bugün için özel bir güvenlik sistemi temin edebiliyorlarken fakirlerse evlerinde korku içinde geceyi sabah ediyorlar.

Serinin her filmi Arınma Gecesi’ni anlatsa da her film başka bir yılı ve başka kişilerin Arınma Gecesi’ni anlatıyor.


Daha fazla ayrıntıya girmeden gelelim serinin bu son filmine: Arınma Gecesi Sonsuza Dek. Bir önceki filmde olanlardan dolayı bu filme gitmeden ve fragmanını izlemeden önce normal olarak Arınma Gecesi’nin var olduğunu geçtiğimiz filmdeki işlerin değiştiğini düşündüm. Aslında tam da düşündüğüm gibi oldu. Kendilerini NFFA (New Founding Fathers) diye adlandıran ve Amerika’nın yönetimi elinde tutan bu grup aynı zamanda Arınma Gecesi’ni başlatan grup. Amaçları aslında çok basit. Nüfusun fakir ve güçsüz kısmını öldürerek kişi sayısında azalmaya gitmek istiyorlar. Bunu legal yollarla yapmak için de ortaya attıkları bir hikayeyle insanları Arınma Gecesi’ne sürüklüyorlar. Tabii hayranı çok Arınma Gecesi’nin. Ama aynı zamanda bir o kadar nefret edeni de var.


Her ne kadar izlemek isteyenler için spoiler vermek istemesem de bir önceki bölümde olanlardan dolayı Amerika’nın nüfusu daha öncelerine göre çok hızlı bir şekilde artıyor. Serinin son filminde Meksika’dan Amerika’ya kaçak giren bir çifti anlatılıyor. Çiftimizin ilk Arınma Gecesi’nde başlarına bir şey gelmemesi için fakir insanları ve Meksikalıları para karşılığı koruyan bir paralı asker grubunun yanında kalıyorlar. Her şey güllük gülistanlık geçmese de bir şekilde geceyi atlatıyorlar tabii. Ertesi sabah Arınma Gecesi bittiğinde herkes kendi işine giderken başrol kadınımız Adela iş yerinde kimsenin olmadığını görüyor ve dışarı çıkıp etrafı kolaçan ediyor. Bu sırada kapana kapatılmış bir keçi görüyor ve ne oluyorsa orada oluyor. Aynı saatlerde eşi Juan çalıştığı çiftliğe arkadaşı T.T ile giderken kendisine karşı aşırı derecede ırkçılık yapan patronunun ve ailesinin esir alındığını görüyor. Filmdeki asıl aksiyonu başlatan bu iki sahne sonrasında Amerika’da iç karışıklıkların olmasıyla Arınma Gecesi’nin bir geceyle kısıtlanmaması gerektiğini ve sürekli olması gerektiğini savunan insanların başlattığı ayaklanma tüm ülkeyi yıkıma sürüklüyor. Öyle bir noktaya geliyor ki, Meksika kapılarını 6 saatliğine tamamen açıyor ve Meksika’dan Amerika'ya kaçan mülteciler, Meksika’ya dönmeye başlıyorlar. Haliyle söz konusu oyuncularımızdan oluşan grubumuz Meksika’ya ulaşmaya çalışıyor. Öyle bir an geliyor ki ayaklanmacılar Amerikan ordusunu bile alt edince Meksika da kapılarını kapatıyor. Bizimkiler içeride kalınca bu sefer de imdatlarına Kızılderili Chiago yetişiyor. Amerika’ya gizlice girebilen birisi Meksika’ya neden gizlice giremesin diye düşünüyoruz ve tam da beklediğimiz oluyor. Son sahnede de Meksika ve Amerika’yı kuş bakışı görüyoruz. Amerika yanarken…


Her ne kadar birbirine çok bağlı olmayan filmlerden oluşan bir seri olsa da bu film bana serinin son filmiymiş gibi geldi. Amerika tamamen yok olduktan sonra ne çekebilirler ki diye düşünüyorum. Sonra aklıma Hızlı ve Öfkeli geliyor ve diyorum ki çok da iddialı konuşmayayım.


Peki filmi izlediyseniz bu sorum size: Gerçekten böyle bir puanı hak ediyor muydu?


Elif Ahsen KADIOĞLU


473 görüntüleme

Son Yazılar

Hepsini Gör

Snowpiercer

コメント


bottom of page